Annem farklı bir kadındır. Katıldığım bir dişil enerji çemberinde verilen ödevlerden biri annemizi anlatmaktı. Sanırım bir kadın olarak tıkanan çakralarımız, olduğumuz kadın vs. bunların çoğu anneden geliyor. Spiritüel kimi tanıdıysam bugüne kadar hep “anne konusunu çöz” der. O mektupta annemi tanıtırken farketmiştim anneme bir çok konuda ne kadar benzediğimi.
Annem gerçek bir arkadaştır. Annemden aldığım en önemli özellik bu sanırım. Annemin arkadaşı olmak bir insanın hayatta başına gelebilecek en güzel şeylerden biri muhtemelen. Çünkü annem ne iyi gün dostudur yalnızca ne de kötü. Bu ikisini annem kadar iyi harmanlayabilen başka kimseyi görmemiş olabilirim hayatımda. Arkadaşlarından bir ailesi vardır annemin, bizden ayrı.
Onların bir derdi varsa, annem koşulsuzca ordadır ve yıllar içinde ektiği tüm bu tohumlar o kadar güzel meyve verdi ki annem için annem de ne zaman düşse arkadaşları hep yanındaydı.
Sanırım ben de bunu örnek aldım annemden. Düşününce kendi seçilmiş ailem için yapamayacağım şey yok bu hayatta. Hayat hikayeme baktığımda ailemden önce geldikleri zamanlar bile olmuş arkadaşlarımın. Son düzlükte kalanlara baktığımda da tıpkı annemin ektiği tohumların dönüştüğü meyveler gibi onlarda, koşulsuzca sırtımı yaslayabileceğim, seçilmiş ailem.
O yüzden sanırım annemin en yakın arkadaşım olması bana hayatta hep güven verdi. Annem farklıdır dediğim gibi, onu çoğunlukla güçsüz olarak nitelendiririm, bunu ona söylediğimde de çok kırılır ama annem uzaktan izler seni. Senin gücünün bitmeye başladığını farkettiği anda, annemden hiç beklemeyeceğin bir performans sergiler annem. Bir anda annemin her şeyi hallettiğini görmeye başlarsın, senin üzülmene izin vermemek için elinden gelen her şeyi yapar. O zamanlarını çok severim annemin.
Bir de yemek yaparken güzeldir annem. Saçma gelebilir ama çocukken annem bir kadeh cin koyup yemek hazırlamaya başladığında çok severdim annemi öyle izlemeyi. Eğlenmeyi bilen biridir, hayattaki her anı bir keyfe dönüştürmekten mutluluk duyar.
Sanırım o da bu özelliğini ailesinden almış. Bizim ailemiz şamatalıdır, hacı nine (anneannemin annesi) hep öyle derdi bir araya geldiğimizde “şamata yapmayın”. Biz hiçbir şeyi şamatasız yapamayız, illa bir organizasyona dönüşür her şey.
Kutlama için bahaneler bulmayı severiz. Bir pastayla geçiştirilen anlarımız yoktur mesela, illa büyür her şey, farklı şehirlerden bir araya gelir herkes. İstediğin kadar uzağa git, bir şekilde hep bir arada olmanın yolu bulunur.
Anneannem bu birlikteliği sağlayan kişi olmanın tüm kredisini alan taraf olmayı çok sever 🙂 Sanırım ailenin tüm kadınlarında bir parçasını bırakan anneannem, bizlerin ona benzediğini gördükçe keyifleniyor 🙂
Yorum bırakın