benden bana – 20

30’lu yaşlar bir kadın için oldukça farklı. Birçok insanın korktuğu bu yaşlar, bana hayatın en kendini bildiğin zamanları gibi geldiği için oldukça mutluyum. Mutluyum demek garip geliyor aslında, çünkü hayatımın en eksik olduğu 2021 yılından sonrasının aynı zamanda hayatımın en ayakları yere basan, en kendinden emin yılları olması oldukça değişik bir his.

Babam öldüğünde bu eksiklik hissi beni delirtecek sanmıştım. Bir matematiği olsun istiyordum her şeyin. Bir suya bir ilaç karıştırdığımda bir daha o eksikliği hissetmemeyi diliyordum. Sonradan farkettim ki maddenin halleri gibi, eksiklikler de şekil değiştiriyormuş. Önce yalnızlığa dönüştü eksikliğim, sonra karanlığa, sonra da kocaman bir boşluğa.

Zamanla o boşluğun hiç geçmeyeceğini farkettim. Küçültmeye çalışmanın, doldurmaya çalışmanın bir anlamı yoktu. O boşluk hep kalacaktı ve ben o kocaman boşlukla yaşamayı öğrenmeliydim.

Kemal Kefeli’nin kızı olmak bu süreçte, bazı zamanlar için, işimi hem zorlaştırmış hem de kolaylaştırmıştı. Babam beni yetiştirirken birçok özellikle birlikte, zorluklarla mücadele edebilme becerisini de bana vermişti. Olmamış gibi yaşamayı, yaşamaya devam edebilmeyi. İçimizdeki boşluk ne kadar büyük olursa olsun yaşamaya devam edebilmeyi.

Ama bazen olmuyordu işte, babam varken daha kolay olan birçok şey babam yokken çok zordu. Babasını kaybeden her kadın bu yollardan geçmiş midir emin değilim ama ben babamın yokluğunu Y kromozomuyla doldurmaya çalışmanın efektif bir çözüm olabileceğini düşünmüştüm.

Babama benzeyen hemcinslerini arama sürecim tam olarak bu şekilde başladı. En yakın arkadaşlarımın hatırladıkça gülme krizine girdiği bu uzun yolculuğun sonunda bu arayışın oldukça gereksiz, beni daha da boşluğa sürükleyen bir süreç olduğunu farkedince durdum. Kimse babam olamazdı, olsa da babamı bulmak onu geri getirmeyecekti.

Ben tüm bu düşünceler içerisindeyken siyah bir gökyüzünün orta yerinde bir şeyler belirdi. Ne büyük bir aşk hikayesi ne de kusursuz bir roman değildi Ayberk ama o boşluğu neden hiçbir zaman doldurmama gerek olmadığını bana göstermeyi başarmıştı.

Hayatımda tanıdığım, hikayesine dahil olmayı başardığım en özel ruh Ayberk. Ezgi’nin deyimiyle “sıradan vatandaş”, Sevgi’nin gözünden “çok iyi biri”, Erman için “iyi bir arkadaş”, Seçil için “Seçil’le olan saplantılı ilişkimin üçüncüsü”, Zeliş için “farklı” benim içinse tarifsiz…

Koskocaman bir boşluğu doldurmaya çalışmayan tek insan Ayberk. İçimdeki derin yalnızlığı olduğu gibi kabul edip, bana bambaşka bir yerde bir hayat kurmaya çalışan. Unutmama yardım etmekten öte, benimle birlikte hatırlamanın farklı yollarını arayan biri.

Birini olduğu gibi kabul edebilmeyi, değiştirmeden sevmeyi başarabilen tek insan belki de. Ki beni tanıyanlar olduğu gibi sevmenin çok kolay olmayacağı biri olduğumu bilir, buna rağmen Ayberk beni olduğum gibi sevebilmeyi başaran tek insan.

Onu olduğu gibi sevebilmek ise benim için bir sınav. Çünkü demiştim ya ben sevmeyi anneannemden öğrendim 🙂 birini kendi istediğin gibi şekillendirmeden sevebilmek zor zanaat bizim ailenin kadınları için.

Bunu başarabilen tek aile üyemiz Tülay teyzem. Bu yönüyle de ona gıpta etmemek elde değil. Yuvayı dişi kuş yapar söylemindeki evrensel dişi kuş teyzem benim için. Eniştem kadar, zor denebilecek bir karakteri, onu değiştirmeden; yıllar içinde kendi değişimini yaşamasına izin vererek sevmek her yiğidin harcı değildi ama teyzem bunu başardı.

İşte Ayberk’te tıpkı teyzem gibi, beni kendimin istediğim şekilde değişmeme izin verecek şekilde sevdi. Abartılı hiçbir şey olmadan, büyük sözler vermeden, kimsenin gözüne sokmadan ama gözlerden uzak tutmaya da çalışmadan; kendi bildiği, kendi hissettiği gibi sevdi.

Bense 30’lu yaşlarımda onun sayesinde öğrenmenin sonu olmadığını görmüş oldum. Ayberk babamla ilk kez mezarında tanıştığında, bana çok iyi bakacağını söylemişti babama (Ayberk’i en çok sevdiğim anın bu olduğunu söylememe gerek olmadığını düşünüyorum). O gün hissettiğim boşluğun renk değiştirdiğini farketmiştim. Boşluk oradaydı, bildiğim halinde ama sanki artık hissettirdiği şey daha farklıydı.

O günden beri birini olduğu gibi sevmeyi öğrenmeye çalışıyorum. Benim gibi biri için oldukça zorlu bir sınav birini olduğu gibi kabul etmek. Ama Ayberk sayesinde herkesi, en başta da annemi olduğu gibi kabul etmek için gayret etmek beni yepyeni bir Ecem’le tanıştırıyor.

Teşekkür ederim sevgilim, olduğun insan için ❤

Yorum bırakın